18 Ağustos 2013 Pazar

Tungsten

Çok yüksek erime noktasına (3500 °C), ısı ve elektriği iletme özelliklerine sahip ve çok sert olan bu gri-yeşil metal, çoğunlukla, elektrik lambaları ve çeşitli çelikler de dahil, çok sayıda maddenin yapılmasında kullanılmaktadır. İçinde tungsten bulunan çeliklerden yapılan gereçlerin özellikle metal işlemedeki üstünlükleri, röntgen ışınları cihazları ve yüksek sıcaklığa sahip fırınların, askeri araç-gereç ve özellikle tankların kaplanmasında tercih edilmesi, tungstenin kullanım alanını da genişletmiştir. Tungsten, aynı zamanda, röntgen cihazları ekranları, TV resim tüpleri ve floresan aydınlatması gibi metal dışı uygulamalarda da kullanılmaktadır.

Tungsten çok yerde bulunan bir madendir. Günümüzde 20 kadar ülke wolframit ya da scheelit cevherlerini işleyerek tungsten elde etmekte, fakat üretimin yüzde 80'ini yalnızca iki ülke -Çin ve Rusya- karşılamaktadır. Çin'in dünya tungsten yataklarının yaklaşık yüzde 45'ine sahip olduğu sanılmaktadır. Yakın yıllarda Çin dünya üretiminin yüzde 76'dan fazlasını üretimde de başta gelmiştir; onu, Rusya, Kuzey Kore, Bolivya, Portekiz ve Burma (Myanmar) izlemektedir; Brezilya, Özbekistan, Meksika ve Tacikistan da tungsten çıkaran önemli ülkelerdir.

Bununla birlikte, tungsten pazarlarındaki fiyatların istikrarsızlığı ve Batılı şirketlerin bekle-ve koru siyasetiyle madenlerini kapalı tutmaları, iki tungsten devinin, Rusya ve Çin'in de tungsten stoklarını kısmalarına yol açmış ve dünya tungsten üretimi 1990-1994 arasında yarıdan fazla azalma göstermiştir.

Tunç Devri

Bu tarihsel dönem, önceki çağların tarım hayvancılık, dokumacılık, çömlekçilik gibi buluşlarına, daha güçlü silâhların üretilmesine, daha ince süs eşyalarının yapılmasına olanak veren bakır ve kalay alaşımı olan tuncun keşfini eklemiştir. Besin üretimi alanında olduğu gibi, metal işleme alanında da teknolojik gelişmeler her bölgede eş zamanlı olarak yaşanmamıştır. Tunç Devri'ne Anadolu'da M.Ö. 3000, Girit, Ege Adaları ve Yunanistan'da M.Ö. 2500, Avrupa'da ise M.Ö. 2000 yıllarında ulaşılabilmiştir. Anadolu'da M.Ö. 3000-1200 yılları arasında ele alınan Tunç Devri kazılarında bulunan çanak çömleğin yapısına, üretimde ve mimaride kullanılan teknolojinin düzeyine göre Erken, Orta ve Geç Tunç olmak üzere üç evrede incelenir.

Tüplü Gazın Emniyetli Kullanımı

Fiziki ve kimyevi özelliklerinden ötürü kullanımında çok dikkatli olunması gereken LPG'nin tüplü kullanımı, depolanması ve nakliyesi esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıdadır.

a) Dolu LPG tüplerini abonesi oldukları dağıtım şirketinin yetkili baş bayisi, yetkili bayisi veya yetkili tali bayisinden almalıdırlar.

b) Tüpün üzerinde, Türk Standardına uygun imal edildiğini gösteren TS 55 işaretini, TSE işaretini ve TS 5306 standardına göre periyodik kontrolünün yapılmış olması gereken tüplerde bu kontrolün yapıldığına dair işareti ile dağıtım şirketinin adi özellikle aranmalıdır.

c) Tüplerin üzerindeki LPG valfının TS 1862 standardına uygun oldugunu gösteren işaret aranmalıdır.

d) Pasli, şişkin, ezik, kesik, boyasız, çatlak, yangın hasarlı.. vb. tüpler kullanılmamalıdır.

e) Tüple cihaz arasindaki hortum bağlantısı eksiz ve gereği kadar uzunlukta olmalı, ancak uzunluğu 1,5 metreyi geçmemelidir.

f) Hortumun dedantöre ve yakıcı cihaza bağlantıları kelepçe ile yapılmalı, eskiyen, çatlayan yumuşayan, sertleşen veya imal tarihinden itibaren 3 yıl sonra kullanılan hortumlar yenisi ile değiştirilmelidir.

g) Yakıcı cihazın yakınında kolay tutuşabilen maddeler (kağıt, naylon, plastik, tül örtü, perde ve sıvı yakıtlar vb.) bulundurulmamalıdır.

h) Tüp yakıcı cihaz seviyesinden aşağıya konmalı ve dik konumda kullanılmalıdır.

i) Tüp doğrudan doğruya güneş ısınlarına maruz kalmamalı, kalorifer radyatöründen en az 2 m. ve soba gibi ısıtıcıların en az 4 m. uzağına konmalıdır.

i) Yakıcı cihaz, az havalanan küçük hacimli bir yerde bulunuyorsa burası sık sık havalandırılmalıdır. Ayrıca tüp hiçbir zaman çevre kotunun altında bulunan zeminden havalandırılmayan mahallerde bulundurulmamalıdır.

j) Tüp değiştirirken tüpün bulunduğu hacimde gaz birikmesi mevcutsa (gaz havadan agir oldugu için zeminden itibaren birikmeye baslar) bir havlu veya bir süpürge ile birikmiş gaz açik havaya sevk edilmelidir.

k) Yakıcı cihaza yeni tüp bağlarken yakınında yanmakta olan mum veya alev halinde yanan baska bir cisim varsa, tüp bağlama işlemi bu cisim söndürüldükten sonra yapilmalidir.

l) Cihaza yeni tüp bağlantısı yapıldıktan sonra bağlantı yerlerinde gaz kaçağı olup olmadığı sabun köpüğü ile kontrol edilmelidir. Kibrit, çakmak gibi açik ateş kaynakları kesinlikle kullanılmamalıdır. Kaçak varsa vanayı kapatıp dedantörü çıkarıp bayiye haber verilmelidir.

m) Gaz kaçağı halinde kibrit yakılmamalı, elektrik anahtarı çevrilmemeli, buzdolabı kapağı açılmamalıdır. Kıvılcıma neden olabilecek hareketlerden sakınılmalıdır.

n) Aşırı hava akimi ve yemek tasmaları cihaz alevini söndürerek gaz birikmesine sebep olur. Çok büyük tehlike arz eden bu durumla karsılaşmamaya dikkat edilmelidir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında önce vana kapatılmalı, daha sonra pencere, kapı ve benzeri havalandırma yerleri açılarak odanın havalandırılması ve biriken gazların dışarıya çıkması saglanmalidir. Bunlar yapılmadan kesinlikle cihaz kullanılmamalıdır.

o) Kullanılan veya yedek LPG tüplerinin dolap içerisinde bulunması durumunda, dolap kapağının altında havalandırma delikleri açılmalıdır. Yedek tüp kullanılan tüpün yanına konulmamalıdır. Her aile en fazla bir adet tüp yedekleyebilir.

p) Piknik tüpü üzerinde çapı 20 cm den büyük tencere vb. kaplar konulmamalıdır.

r) LPG tüpleri ve bunlarla birlikte kullanılan cihazlar, uyumak için kullanılan mahallerden yatmadan önce çıkarılmalıdır. Borusuz sobalar, kamping lamba ve sobalar yanar halde bırakılıp uyunmamalıdır.

Turfan Uygurları

Kırgız baskınından kaçan Uygur boylarının önemli bir kısmı Doğu Türkistan'a göçmüşlerdir. Burada Turfan ve Karaşar şehirlerinin civarında yerleşen Uygurlar, Türk medeniyet tarihi açısından büyük değer taşırlar. Daha Orhun Uygurları zamanında, tarım ve ticaret merkezleri olan Türkistan'ın bu büyük şehirleri, Uygurların etkisi altına girmişlerdi. Bu nedenle Uygur devletinin yıkılmasından sonra, Turfan dolaylarına kaçan Uygurlar için, bu bölge güvenilir bir yer olmuştur.848 yılından sonra, kendilerini toparlayıp, varlıklarını komşularına kabul ettiren Uygurlar, 856 yılında ise kağanlıklarını ilân etmişlerdir. Bu dönemde başlarında Mengli Kağan bulunuyordu. Mengli Kağan, Uluğ Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan, (bugünkü Türkçe ile; Ulu Tanrı da güç ve saadet bulmuş, kahraman, çalışkan Bilge Kağan) ünvanını taşıyordu.

Kağanlık merkezi olarak Turfan şehrini seçtikleri için, kendilerine Turfan Uygurları denilmiştir. Ayrıca yazlık başkentleri olarak Beş-balıg şehrini kullandıkları için, kaynaklarda Beş-balıg Uygurları adı da kullanılıyordu.

Çin yönetimi, bu Uygur devletini Tibet tehlikesine karşı desteklemiştir. Uygurlar da Doğu Türkistan'da etkinliklerini artırmış olan Tibetlileri bu bölgeden çıkarmışlardır. Böylece batıdaki sınırlarını Urumçi şehrine kadar uzatmışlardır.

Turfan Uygurları Mani dinine inanıyorlardı . Bu dini, siyasi amaçları için de kullanan Uygurlar, dinlerini himaye bahanesiyle Çin üzerinde baskı kurmuşlardır.

Kültür ve medeniyet bakımından büyük gelişmeler gösterecek olan Uygurlar, 1335 yılına kadar devletlerini yaşatacaklardır. Gerek X. yüzyılda Çin'in kuzeyinde Hıtay devletinin kuruluşunda, gerekse Cengiz Han devletinin gelişmesinde, bu Uygurların, öncülük, bilgi ve tecrübelerinin çok büyük payı olmuştur. Uygurlara devlet teşkilâtında çok önemli görevler veren Moğollar, yazı olarak da Uygur yazısını kullanıyorlardı. Moğollar'ın XVI. yüzyıla gelindiğinde büyük oranda Türkleşmesinde Uygurlar, önemli rol oynamışlardır.

Turizm Bakanlığı

Turizm Bakanlığı, 25.11.1957 tarihinde kurulmuştur. Kuruluş amacı, yurdun turizme elverişli bütün olanaklarını ülke ekonomisine olumlu katkılar sağlayacak ve Türk toplumunun sağlıklı dinlenme gereksinimini karşılayacak şekilde değerlendirmek, turizmin geliştirilmesi, pazarlaması, teşvik ve desteklenmesi için önlemler almak, turizm konularıyla ilgili kamu, kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve iş birliğinde bulunmaktır.

Bakanlığın görevleri şunlardır:

1- Turizmi milli ekonominin verimli bir sektörü hâline getirmek için yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını değerlendirmek, geliştirmek ve pazarlamak,

2- Yerli ve yabancı yatırım potansiyelini yönlendirmek,

3- Turizm yatırımları ile ilgili taşınmazları temin etmek ve kamulaştırmak, etüt, proje ve inşaatını yapmak, yaptırmak,

4- Turizm konuları ile ilgili kurum ve kuruluşları yönlendirmek, teşvik etmek ve onlarla iş birliğinde bulunmak,

5- Türkiye'nin turistik varlıklarını her alanda tanıtıcı dokümantasyonu hazırlamak ve hazırlatmak, her türlü imkân ve araçlardan faydalanarak turizmle ilgili tanıtma hizmetlerini içeride ve dışarıda yürütmek,

6- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır.

Turizm Bakanlığının üç ayda bir yayınlanan İpekyolu adlı bir dergisi ve aylık ve ücretsiz olan Turizm Bülteni vardır.

Türk Hava Kurumu

Türkiye'de sivil havacılığın geliştirilmesine yardımcı olmak ve desteklemek, yurt içi ve yurt dışı hava taşımacılığı yapmak amacıyla, 16 Şubat 1925 tarihinde kurulan kamuya yararlı dernek. Merkezi Ankara'da olan kurumun illerin büyük çoğunluğunda da şubeleri vardır.

Kurumun başlıca amacı Türk gençliğine havacılığın sivil ve askeri alanlardaki önemini anlatmak, askeri ve sivil havacılığa destek ve yardımcı olmaktır. Türk Kuşu Genel Müdürlüğü, THK'nin içinde yer alan bir kuruluştur. Başlıca görevleri uçuş, plânör uçuşu, paraşüt, balon ve model uçak eğitimleri yapmaktır. Kurum Uçan Türk adında aylık bir dergi yayımlamaktadır.

Türkiye Florası

Türkiye'nin topoğrafyasının ve ikliminin yer yer farklılık göstermesi, çevresinde denizlerin olması biyolojik çeşitliliği artırıcı bir etkendir. Türkiye'de yaklaşık 9000 bitki türü vardır. Bunların yaklaşık 3000'i endemik, yani yalnızca Türkiye coğrafyasına özgü bitki türleridir. Bu yüzden ülke, önemli bir gen merkezi olarak anılır. Buzul Çağında, kuzeyde yaşayan hayvanların soğuktan kaçarak Anadolu'ya yerleştiği düşünülmektedir.

Türkiye ayrıca, Asya, Avrupa ve Afrika'dan her yıl göç eden kuşların göç yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu da ülkedeki tür sayısını artırıcı bir etmendir.

Bitki türleri açısından da çok zengin bir ülke olan Türkiye'de bazı tarım bitkilerinin yabani türleri de doğal olarak yetişmektedir. Örneğin ülkemizde 30'un üstünde yabani buğday, yulaf, nohut, mercimek, kayısı, incir, vişne ve kabuklu yemiş türü bulunur.