12 Ağustos 2013 Pazartesi

Çevre Ve Ruh Sağlığı

İnsan çevresiyle bir bütün oluşturuyor. Bir yandan kendi biyolojik-ruhsal-toplumsal düzlemlerin dinamik bütünü olan insan, bir yandan da fizik-biyolojik-toplumsal-kültürel çevresiyle dinamik bir etkileşim içinde. Bu hem kesitsel, hem de evrimsel süreç bağlamında böyle...

Kuramsal düzlemde insan-çevre ilişkilerini böylesi bütüncül bir insan-toplum-doğa kavrayışıyla değerlendirmenin kaçınılmazlığı ortada iken, yaşanan gerçeklik "benim dünyam param parça" dedirtiyor insana...

2000 yılına doğru, çevre-insan ilişkileri bağlamında günümüz dünyası kendini çözülmesi zor, ancak gerekli bazı temel bunalımlar içinde bulmaktadır. Bunları, insanın kendisini hesaba katmayan teknolojik, örgütsel ve siyasal düzlemlerin boğuculuğu insan yaşamını besleyen canlı çevrenin hızla çöküşü, çoğuna büyük ölçüde ulaşılmış yenilenemez enerji kaynaklarının tükenmek üzere oluşu biçiminde özetleyebiliriz.

İnsanın çevresiyle bütünlüğünü hiçe sayan gelişmeler sonucunda, "doğayı egemenlik altına alma" adına, insanlık tarihinde, belki de, ilk kez böylesine bir anonimleşme, toplumsal atomlaşma ve ruhsal yalnızlaşma düzeyine varılmıştır. Günümüzde, bu bunalımların ağırlıklı olarak yaşandığı Batı ülkelerinde, hepsinin de ortak çıkış noktası doğal dengenin bozulması olan, çeşitli çevreci akımlar gelişmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder