10 Ağustos 2013 Cumartesi

Güreş

Dünyanın en eski sporlarından biri olan güreş, Türkiye'de de ata sporu kabul edilir. Güreşte sporcular beden güçlerini, becerilerini ve tekniklerini kullanarak rakiplerini alt etmeye çalışırlar. Galip gelmek için rakiplerinin iki omzunu yere getirmek zorundadırlar. Bu olaya "tuş" denir.

Güreş başlıca iki dalda yapılır. Bunlar; Grekoromen ve serbest güreştir. Grekoromen stilde, güreşçiler rakiplerinin bellerinin altına dokunamazlar. Serbest stildeyse dokunabilir, rakiplerini çelme takarak düşürebilirler. Güreşte, tekme, tokat, yumruk gibi hareketler yasaktır.

Grekoromen güreş ilk defa 1896 Olimpiyat Oyunları'nda, serbest güreşse, 1904 Olimpiyat Oyunları'nda yer almıştır. 1911 yılında uluslar arası güreş karşılaşmaları düzenlemek üzere Uluslar Arası Güreş Federasyonu (FILA) kurulmuştur.

Türkiye'de güreşin diğer sporlar arasında ayrı bir yeri vardır. Güreşin, Türklerin Orta Asya'da kurduğu devletlerde en yaygın spor olduğu bilinmektedir. Dede Korkut Hikâyeleri'nde, birbirleriyle güreş tutan yiğitlerden sıkça söz edilmektedir. Osmanlı Devleti'nde da güreş yaygın bir spordu.

Türk tarihinin en önemli geleneklerinden biri çayırda yapılan yağlı güreşlerdir. Bu güreşlerde sporcular zeytinyağı ile yağlandıktan sonra, er meydanında birbirleriyle güreşirler. Anadolu'nun hemen her yerinde bu karşılaşmalar geleneksel olarak her yıl yapılır. Bununla birlikte yağlı güreşlerin en eskisi Edirne'de yapılan Kırkpınar Yağlı Güreşleri'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder