9 Ağustos 2013 Cuma

İnsanlar neden yalan söylerler?

İnsanlar iki nedenden dolayı yalan söylerler. Bu iki nedenden dolayı yalan söyleyen insanlar acaba yalanı nereden öğreniyorlar? Çocuklarımızı yalandan nasıl kurtarabiliriz?

Yalanın psikolojisi
Bazen zararını gördüğümüz, bazen de kısa süreli faydası dokunan ama neredeyse hepimizin hayatında olan bir gerçek var: "Yalan"

Küçüğümüz-büyüğümüz, yaşlımız-gencimiz çoğumuz bir şekilde yalan söylüyoruz. Aslında yalan söylemememiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Yalanın zayıf karakterli insanların silahı olduğunun da farkındayız. Peki, bunları bilen bizler neden yalan söylemeye devam ediyoruz? Soruyu daha da genişletecek olursak, neden insanlar yalan söylüyor, yalan söyleme hastalığı bize nasıl yerleşiyor? Ve daha da önemlisi, çocuklarımızı yalandan nasıl uzak tutabiliriz?

İki ana nedenden dolayı yalan söylüyoruz:
1) Cezadan kaç(ın)mak: Babasının dayağından korkan çocuk yalan söyler; çünkü doğruyu söylerse ceza ile karşılaşacaktır. Ödevini yapmayan öğrenci yalan söyler; çünkü öğretmeninin kendisine düşük not vermesini istememektedir.

2) Mükafat (ödül) elde etmek: Küçük çocuk ilgiyi üzerine çekmek için yalan söyler, göreceği ilgi onun mükafatıdır. Tüccar kalitesiz malı kaliteli diye anlatır, alacağı ücret onun ödülüdür.

Cezadan kurtulmak ya da ödüle ulaşmak amacıyla yalan söyleyen bizler, acaba yalanı nereden öğreniyoruz?
a) Ailemizden: Küçüklüğümüzden beri anne-babalarımız bize yalan söylüyor. "Oğlum sessiz ol, sana çikolata alacağım." "Akşam baban gelince sana oyuncak getirecek." Sakın "Bebek ne anlar yalandan?" demeyin. Bilinci anlamayabilir ama bilinçdışı zihni sizlerin bu yalanlarınızı otomatik olarak kaydeder. Çocuk biraz büyür ve sonra başka yalanlara şahit olur. Eve gelen telefona baba "Evde yok de oğlum" der. Annesi 9 yaşındaki oğluyla minibüse biner ama üç-beş kuruş kâr yapabilmek için "O henüz beş yaşında, okula gitmiyor." diyerek yalan söyler. Evde çekiştirdiği komşusunu, mahallede görse güler yüz gösterip över. Böyle bir ailede büyüyen çocuk, yalanın gayet doğal bir şey olduğunu düşünerek kendisi de yalan söylemeye başlar.

b) Basılı ve görsel yayınlardan: Lütfen bir gün televizyonunuzu sadece izlediğiniz programlardaki yalanları bulmak için izleyin. Aşk dizilerinde, aksiyon filmlerinde, magazin ve sabah programlarında, reklamlarda, haberlerde sizce ne kadar yalana rastlarsınız? Maalesef yalan söylemeyi biz daha küçüklüğümüzde televizyonlardan öğreniyoruz. En masum çizgi filmlerde, romanlarda bile yalana maruz kalan bizlerin bilinçaltına yalan o kadar normal bir şey olarak kazınıyor ki, sonrasında onu içimizden söküp atmak çok güçleşiyor.

c) Çevremizden: Ailemiz yalan söylemese, televizyon izlemesek de çevremizde yalan söyleyen o kadar kimse var ki... Kısacası arkadaşlarımız, komşularımız, amcalarımız, teyzelerimiz gözümüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyorlar. Bazen şaka olsun diye yalan söylüyorlar ama sonuçta netice değişmiyor ve biz yine yalanla muhatap oluyoruz.

Peki, çocuklarımıza dürüstlüğü nasıl aşılayabiliriz?
Hasta bir insana istediğiniz ilacı verin, ancak onu mikroplu ortamdan uzak tutamıyorsanız sizin ilaçlarınız işe yaramayacaktır. Bu sebeple, ilk yapmamız gereken, çocuklarımızı yalanın bulunduğu ortamdan uzak tutmak olmalıdır. Bu ortamları ise yukarıda özetledik.

Dürüst davrandığı zaman çocuklarımızı ödüllendirmek bu alanda atacağımız en önemli adımlardır. "Doğruyu söylediğin için sana teşekkür ediyorum.", "Babası, bugün çocuğumuz çok güzel bir davranış sergiledi ve hep doğruları söyledi." tarzındaki cümleler çocuklarımızı ileride daha fazla dürüst davranmaları için yüreklendirecektir. Şu nokta çok önemlidir: Bazen çocuklarımız doğruyu söyler ama bu doğru çok acıdır. Mesela, "Baba, ben senin yeni aldığın saati kaybettim.", "Anne, senin çok sevdiğin vazoyu kırdım." gibi... Eğer çocuğumuz bu dürüst davranışı sergilediğinde anne ya da baba kızar ve çocuğu döverse, onu bilmeden yalana sevk etmiş olur. Çünkü doğruyu söyleyen çocuk bunun neticesinde cezalandırılmıştır ve bu çocuk bir dahaki sefere dayak ve fırça yememek için yalana başvuracaktır. Bu durumda söylenmesi gereken, "Oğlum/kızım ilk olarak doğruyu söylemekle çok erdemli bir davranış sergiledin seni tebrik ediyorum. Sana da bu yakışırdı. Bundan sonra daha dikkatli olman gerektiğini sanırım söylememe gerek yok." tarzında övgüyü ve uyarıyı içinde barındıran bir cümle olmalıdır.

"Hasta bir insana istediğiniz ilacı verin, ancak onu mikroplu ortamdan uzak tutamıyorsanız ilaçlarınız işe yaramayacaktır. Bu sebeple, ilk yapmamız gereken, çocuklarımızı yalanın bulunduğu ortamdan uzak tutmaktır."

Yalan söylediklerini gördüğümüzde çocuklarımızı uyarmak da çok önemlidir. Yalanı hoş görülen bir çocuk, yalana tekrar başvurması için teşvik edilmiş demektir. Bu yüzden şaka da olsa ciddi de olsa, küçük de olsa büyük de olsa yalan hiçbir zaman hoş görülmemelidir. Çocuklarımızın yalanlarını hoş görmeyip anne-baba olarak bizim yalan söylememiz yapacağımız hataların en büyüğü olacaktır.

Çocuklarımıza dürüstlüğün önemini anlatan hikayeler, kıssalar, olaylar anlatmak, bu konuda hazırlanmış çizgi filmleri izletmek de yapacağımız önemli etkinlikler arasında yer almaktadır. Direkt söylenen nasihatler hepimizin bildiği gibi faydalı olmamaktadır. Bunun yerine çocuğumuza dolaylı bir şekilde dürüstlüğü aşılayacak yöntemleri kullanmak daha etkilidir.

Çocuklarımıza karakter sahibi olmanın önemli olduğu vurgulanmalıdır. Yani, 'Yalan geçici olarak bizi bir sıkıntıdan kurtarabilir ya da bize geçici kazançlar sağlayabilir; ancak dürüst bir kişiliğe ve karaktere sahip olmak çok daha büyük bir kazançtır. Zengin ama yalancı damgasını yemiş birisi olmak, kimsenin isteyeceği bir şey değildir. Sonunda kazananlar yine dürüst olanlardır' gibi mesajlar hikayelerin ve olayların içine gömülü olarak çocuğa iletilmelidir.

Sevgi ile dürüstlük çocuklarımızın zihninde birbirine bağlanmalıdır. Bu iki kavram birlikte zikredilerek sevilmenin yolunun dürüst olmaktan geçtiği vurgulanmalıdır. Yani çocuk annesinin, babasının, çevresindeki insanların, peygamberlerin ve Allah'ın sevgisini kazanmanın dürüst olmaktan geçtiğini öğrenmelidir.

Özetle, mükafat elde etmek ve cezadan kaçınmak için yalan söyleyen bizler, yalanı ailemizden, çevremizdeki insanlardan, basılı ve görsel medyadan öğreniyoruz. Daha dürüst bir toplum yetiştirmek istiyorsak, başta yeni gelen nesilleri yalanın kol gezdiği ortamlardan uzak tutmalı, onların dürüst davranışlarını pekiştirmeli, yalan söylediklerinde onları uyarmalı, kıssalar ve hikayelerle onları beslemeli, kişiliğin ve karakterin her şeyden önemli olduğunu vurgulamalı ve sevgi ile dürüstlük arasında onların zihninde bir bağ kurmalıyız.

Bu yazı, daha dürüst bir dünyaya adanmıştır...

(Mehmet Teber - gencgelisim.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder