27 Temmuz 2013 Cumartesi

Ergenlik Dönemi Nedir?

Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan  bir “ara dönemdir”. Gençlik belirli yaşlarla sınırlı olmayan bir hayat dönemidir. Bununla beraber gençlik kelimesi ergenlik yerine kullanılabilir. Buluğ (erinlik, ön ergenlik) ergenliğin başlarındaki biyolojik, cinsel gelişme dönemidir.

Milli Eğitim Bakanlığı’na göre gençlik, buluğ çağına erme sebebi ile biyo-psikolojik bakımından çocukluğun sonu ile toplum hayatında sorumluluk alma dönemi olan çocukluk ve genç yetişkinlik arasında kalan 12-24 yaşları arasındaki gruptur. “ UNESCO ” nun  tanımına  göre  genç,  öğrenim  yapan  ve hayatını  kazanmak  için  çalışmayan  ve  evi  olmayan  insandır. ( Kulaksızoğlu,  1998 )
 
 
Ergenlikle ilgili birçok tanım yapılmıştır. Batı dillerinde büyüme anlamına gelen “Adolesence” bizde yeni yetmelik ve delikanlılık dönemini içine alan “Ergenlik çağı” çocukluktan yetişkinliğe geçiş hazırlıklarını içine alan bir gelişme dönemidir. Bu dönemle ilgili yaş sınırları toplumdan topluma ve bir toplumun bir kesiminden diğer kesimine farklılık göstermektedir. Bizim toplumumuz için bu yaş sınırlarını Özcan Köknel: Kızlar için 13-18, Erkekler için 15-20 alırken, Atalay Yörükoğlu: Her iki cins için bu sınırları genişleterek 12-21 olarak vermektedir.

Ergenlik ön (Puberte) orta ve son ergenlik  diye ayrılır, bu dönemleri  özetlemek gerekirse :

Ön (Puberte) Dönemi

İlgi bedenine dönüktür, yabancılaşma hisseder.Oedipal çatışmalar canlanabilir, penisine zarar verme korkusu veya mastürbasyon çatışmaları gibi. Kızlarda bilinçaltı korkuları uyandırabilir, adeta olumsuz tepki doğabilir; aşırı sinirlilik nedensiz ağlamalar gibi.Bedenindeki değişime uyum sağlamak, psiko-sosyal dürtü ve cinsel gelişiminin getirdiği  içsel çatışmalarla başa çıkmada  çelişkili duyguları varsa da cinsiyet rollerini daha derinliğini öğrenir, geçici eş cinsellik eğilimi korkuları olabilir.

              Orta Ergenlik Dönemi:
 
 Aileden bağımsız olma çabasında çelişkili duyguları artar, uzaklaşma isteği ve aynı anda  anne baba sevgi ve desteğine ihtiyaç duyma gibi. Yalnızlık ve güçsüzlük hissedebilir. Anne baba yetkisini zayıflatma ve onlara karşı çıkma davranışları görülebilir. Aile dışında yeni sevgi kaynakları arar, arkadaşlık ve grupla özdeşleşme ve onları  örnek alma önem kazanır. Bilişsel gelişim hızlıdır: Kendine ve başkalarına eleştirel düşünce gelişir. Çalışma zorunluluğunu duyma ve zevk arama arasında kararsızlık, sebatsızlık  düzensizlik olabilir.

          Ergenliğin Son Dönemi:

           Aileden kopma ve bağımsızlaşma, kendi kararını verip kendi seçimini yapma konusundaki çelişkileri azalır, daha bağımsızdır, daha az etki altında kalır. Kendi ilgi ve yeteneklerini daha gerçekçi biçimde tanımakta, hayat boyu meslek ve eş seçiminde daha gerçekçi ve tutarlı olmaktadır. Cinsel çatışmaları azalır. Kimlik duygusunu geliştirme, kimliğini benimseme ve kimliğinin senteziyle uzlaşma  çabaları sonucunda  genç, kimliğini gerçekçi biçimde bulmuş olur.

Ergenlik sözcüğü günümüzde, bireyde gözlenebilen hızlı ve sürekli bir gelişim evresi olarak tanımlanmaktadır. Ergenliğin daha değişik tanımları da yapılmaktadır. Ergenlik bireyin çocuksu tutum ve davranışlarının yerini yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı dönemdir.

Genel olarak 12-20 yaş arası ergenlik dönemi olarak adlandırılır. Ortalama olarak kızlar erkeklere oranla iki yıl kadar önce olgunlaşmaları nedeniyle bu dönem ülkemizde kızlarda 10-12 yaşları arasında erkeklerde 12-14 yaşları arasında başlar. Ergenliğin sonuna doğru bu farkın kapandığı görülür. Sosyoekonomik koşullar, iklim ergenliğin başlangıcında etkili olmakta olgunlaşmanın geç ya da erken olmasına neden olmaktadır.

Gerek ergenlik gerekse gençlik dönemleri insan yaşamının en güzel, en mutlu ve en güçlü dönemleri olurken, aynı zamanda birer kriz ya da bunalım dönemleridir. Aslında her değişim bir durumdan ötekine geçiş ile eski alışkanlıklardan sıyrılıp yeni koşullara uyma zorunluluğunu getirdiğinden, kendine göre bir zorluk taşımakta, dolayısıyla bir kriz ya da bunalım dönemi olarak adlandırılabilmektedir. Buna göre, gençlikten orta yaşa, orta yaştan yaşlılığa, öğrencilikten iş yaşamına, iş yaşamından emekliliğe, bekarlıktan evliliğe ve yine evlilikten bekarlığa yahut dulluğa geçişlerin her biride kendine göre birer kriz ve bunalım dönemleridir.

Ancak, gerek biyolojik, gerekse sosyal bakımdan en önemli bir değişiklik sayılan ergenlik ve gençlik dönemleri bunların arasında daha bir belirginlik taşır. İşte belki de bu yüzden yıllar boyunca ergenlik ve ilk gençlik dönemleri halk arasında oldukça şatafatlı sözlerle belirlenmiş "buhran çağı", "delikanlılık", "ateşli gençlik", "kabına sığmazlık" gibi deyimler hep bu dönemi anlatmada kullanılmıştır. Dikkat edilirse, bu kullanım bir yandan özenme ve hasret, bir yandan da kıskançlık taşımaktadır.

Fransız'ların bir deyişi olan "gençlik bile bilseydi, ihtiyarlık yapabilseydi" sözünde, ihtiyarlığın bilgisizliği vurgulanmakta ve bu gibi deyimlerin hep daha yaşlı kuşaklar tarafından yaratıldığı da göz önüne alındığında, yaşlıların sanki umutsuzluklarının acısını gençliğin deneyimsizliğini vurgulayarak kendilerini daha üstün görmek yoluyla çıkardıkları düşünülebilir .

ERGENLİKTE GELİŞİM GÖREVLERİ:

1.Bedensel özelliklerini kabul etmek ve bedeni olumlu kullanmak

2.Cinsel rolünü kabul etme ve bu role uygun davranışlar geliştirme

3.Her cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmak

4.Ana-babadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığı gerçekleştirme, kendisi ile ilgili önemli karalar verebilme.

5.Meslek seçimi için gerekli ön hazırlıkları yapma ve kendisine en uygun olan mesleği seçebilme

6.Evliliğe ve aile yaşamına hazırlanmak

Ergenin bu gelişim görevlerini yerine getirebilmesi için daha önceki yılların gelişim görevlerini zamanında tamamlaması ve fizyolojik gelişimi açısından yaşına uygun bir olgunluk düzeyine erişmiş olması gerekmektedir.

Gelişim çağına özgü gelişim görevlerinin zamanında yerine getirilmesi kişinin çevresi ile uyumlu bir ilişki kurmasına, başarılamayan her gelişim görevi ise kişiliğin uyumunda bir soruna ve güvensizlik durumunun oluşmasına neden olmaktadır.Gelişim görevlerinin zamanında başarılmasına kişinin kendine duyduğu güven ve saygı, bunun yanında sosyal çevrenin kişiye sunacağı güven ve ön yaşantıların çeşitliliği önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder