29 Temmuz 2013 Pazartesi

Müziğin Tarihçesi

Eski Hint Uygarlığına göre müziği, Tanrı Brahmanın karısı Sarasvati bulmuş. Mısırlılar ise müziği yaratan tanrının Hermas, Osiris ve Horus olduğuna inanırlarmış. Yunanlılar ve Romalılara göre ise musiki Apollon, Minerve ve Mercure adlı tanrılar tarafından yaratılmış. İlkçağın en kritik şairlerinden Lucretius, bu inanışlara karşı gelmiş, müziğin tanrı icadı değil, kuş sesi, rüzgar gibi doğa seslerinin taklidinden oluştuğunu söylemiş. musiki kelimesinin kökeni de Yunan Mitolojisine dayanıyor.Mus ya da Musa adı verilen, bütün biri ayrı 1 çalgı çalan dokuz ufak tanrıçanın yaptıkları eyleme musiki denmiş. her bunlar içinde Lucretius bana epey daha anlamlı geliyor.

 Bizim Denize geri dönelim. 1 ay önce beraberce Antalyaya 1 ziyaret yaptık. Değerli ustam Fikret Otyam ve eşi Filiz Otyam da, kızımızdaki bu musiki tutkusunu keşfettiler. Filiz Hanımın ağlarken dahi ezgi söyler gibi yapan Denize aldığı darbuka, ufak kızımızın hoşuna gitse de, tahmin edeceğiniz gibi Antalya ziyareti sonrasında bizi biraz olumsuz etkiledi.

 Televizyonun insan hayatının tümünü işgal ettiği bu dönemde insanı yaşamın diğer alanlarına, renklerine ve tatlarına çekecek ilginin neredeyse tamamının müziğe endekslenmesi ve toplumun büyük bölümünün müzisyenliğe özendirilmesi yepyeni Mozartlar yaratır mı bilemiyorum. yalnız görünen o ki, musiki bundan sonra popüler kültürün en kritik öğesi. Dinlediğimiz musiki, giyim tarzımızdan yediğimiz yemeğe kadar hayatımızın bütün alanına nüfuz ediyor. Arkadaşlarımızı dahi dinlediğimiz müziğe göre seçiyoruz. üstelik müziğe göre 1 sınıf oluşturuyoruz. Ya rockçı oluyoruz ya popçu ya arabeskçi oluyoruz veya fazlasıyla klasik takılıyoruz.

 Dün yazılı basında, seçim kadar kritik 1 olayda dahi, televizyonlarımızın izlenme oranlarında en yüksek değerleri, halkımızın musiki dünyasına katmayı arzuladığı yarışmacıların programları elde etmiş. Tabii bu yalnızca Türkiye için geçerli değil, gelişmekte olan her ülkelerde ve gelişmiş ülkelerin izlenme oranlarını belirleyen varoşlarında da eşdeğer. Bu yepyeni oluşumun en büyük mağdurları da musiki emekçileri. En epey şikayetler de onlardan duyuluyor.

MÜZİĞİN YOLCULUĞU

 Dörtte üçünden fazlasını arşınladığım yeryüzünde, insanın yaşadığı bütün yerde müzisyenlerle ve değişik musiki türleriyle karşılaştım. Günümüzde Taş Devri koşullarını bire 1 yaşayan Endonezyaya ait, Irian Jayada yamyam diye tanımlanan yerliler dahi, bambudan yaptıkları mızıka sayesinde, günlük yaşamlarının büyük 1 bölümünü müzikle renklendiriyorlar. Daha radyoyu dahi tanımamış insanların yaşadığı Afrikanın ücra bölgelerinde, kurumuş ağaç gövdelerinin içini oyup, hayvan derisi geçirilerek yapılan tamtamlar, çağdaş dünyadaki baterinin ataları. Amazon Ormanlarında avlanmak için kullanılan havalı okların birkaçı 1 araya getirilerek ortaya çıkartılan pan flüt, müziğin av kadar kritik olduğunu gösteriyor. Liberyada savaşın en yoğun olduğu anda dahi acı çeken insanların ifade biçimlerinin musiki olduğuna tanık olmuştum. hasım 1 kabile tarafından kuşatılmış kilisenin içinde, hayatta kalmak için Tanrıya gospel müziğiyle yakarıyorlardı. Dünyada müziğin girmediği mekan yok. Yeryüzünün dörtte üçünü içeren denizlerin diplerinde dahi var olan seslerin oluşturduğu 1 armoni var. Bugünlerde uzaydan gelecek haberi bekliyorum. Marsta yaşamı arayan insanoğlu, organik oluşumlardan çıkan metan gazını buldu; tuzlu suyu da buldu bulacak. Acaba müziği de bulabilecek mi?

Ruhun evrensel gıdası: MÜZİK

Şarkı söylemek insanlık tarihi kadar eski. İnsanoğlunun konuşmadan önce bazı seslerle anlaştığı biliniyor. Seslerin ahenginin yakalanması ise uzun sürmemiş. Demek ki musiki, dilden epey önce var oldu ve bu yana kadar bütün sezon insanoğlunu büyülemeyi başardı.

Bugünlerde epey klasik olan fakat benim yepyeni tattığım 1 tuhaf duygudan da bahsetmek istiyorum. Yedi aylık kızımız Denizin önce anne mi yoksa baba mı diyeceğini beklerken, o kendi kendine tuhaf sesler çıkarıyor. üstelik bu seslere 1 uyum katıp, kendi müziğini dahi yaratıyor denilebilir. Bu müziğe el çırpmalarını da eklersek, sanki bateri çalıp, ezgi söylemeye çalışan ufak 1 popstar kızımız! Ne benim ne de eşimin asla mi asla anlamadığı ve uzaktan yakından 1 ilgimizin olmadığı musiki, bebeklerden başlayarak bütün insanların hayatının kritik 1 parçası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder