Disleksi Nedir? Bir Hastalık mıdır?
Öğrenme zorluğu, bir çocuğun özellikle okul ortamında gerektiği şekilde öğrenmesini engelleyen bir durumu belirten genel bir tanımdır. Öğrenme zorluğu olan bir çocuk, dinleme, kendini ifade etme. Okuma, yazma, neden-sonuç ilişkisi oluşturma, matematik becerilerini kazanma ve kullanmada önemli güçlüklerle karşılaşır. Bir çocuğa öğrenme zorluğu tanısı koyabilmek için o çocuğun zekasının normal hatta normalin üzerinde olduğuna, duyu organlarıyla ilgili bir zorluğunun olmadığına, çevreden aldığı uyaranların yeterli olduğuna emin olmamız gerekir. Öğrenme zorluğ, genel olarak üç başlık altında incelenir: Okuma zorluğu (disleksi), yazma zorluğu (disgrafi) ve matematik zorluğu (diskalküli). Öğrenme zorluğu, yapısal nedenleri olduğu düşünülen gelişimsel bir bozukluktur. Bu zorluk, çocuğun okul yaşamında çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden olabilir; bu nedenle çocuğun okul yaşamının başında, bu konuyla ilgili profesyonel destek alması, onun öğrenme için gerekli becerilerini geliştirmesine ve kendine uygun öğrenme yolları bulmasına yardımcı olabilir. Ancak, öğrenme zorluğunun kesin bir çözümü yoktur.
Kaç Tür Disleksi Vardır? Bunları Kısaca Tanımlar mısınız?
Öğrenme zorluğu, şu alt başlıklar halinde incelenebilir:
1. Gelişimsel Konuşma ve Dil Bozuklukları: Dil alanındaki zorluklar genellikle öğrenme güçlüğünün ilk habercisidir. Bu çocuklar sözcükleri telaffuz ederken zorlanabilirler, örneğin itfaiye yerine itmaiye, problem yerine proglem diyebilirler. Bazı çocuklar da, konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmakta çok becerikli değillerdir; isteklerini, duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanırlar, ayrıca kendilerine söylenen şeyleri tam olarak anlayamazlar. Bu çocuklar sıklıkla "şey, işte, filan" gibi sözcükler kullanır, "Gözüm seni bir yerden ısırıyor" gibi mecazi anlamı olan ifadeleri anlamakta zorlanabilirler.
2. Gelişimsel Okuma Bozukluğu(Disleksi): Okumayı öğrenmek için yerine getirilmesi gereken işlemler oldukça karışıktır:
* Çocuğun, sayfa üzerinde belli bir yere odaklanması ve göz hareketlerini sayfa boyunca kontrol etmesi gerekir. Okuma zorluğu olan bir çocuk, okumaya çalışırken, sözcüklerin başına odaklanmakta zorlanabiliri ve sözcüğün ortasından başlayabilir, örneğin "baştakiler" sözcüğüne "ta" diye başlayabilirler; okurken sıklıkla yerlerini kaybederler, satır ya da sözcük atlarlar.
* Hangi harfle hangi sesin eşleşeceğini öğrenmesi gerekir. Çocuk, benzer görüntü ve ses veren harfleri ayırt etmekte zorlanabilir; "deniz "yerine "beniz", "su" yerine "şu" okunması sıkça yapılan yanlışlardır.
* Sözcüklerin anlamını ve gramer kurallarını bilmesi gerekir. Bu konuda zorlanan çocuk, özne ile eylemi birleştiremez, sözcükleri parçanın anlamını bozan bir şekilde okuduğunda bunu fark edemez.
Çocuğun ayrıca,
* Okuduğu metinden fikirler ve imgeler çıkarabilmesi.
* Bildikleriyle yeni öğrendiklerini birleştirebilmesi.
* Öğrendiklerini belleğinde tutabilmesi gerekir.
Bütün bunları yapabilmek için de, beynin görme, dil ve bellek alanlarının işbirliği içinde olmalıdır.
1. Gelişimsel Yazma Bozukluğu (Disgrafi): Yazılı ifade, iiletişimin en üst düzey ve en karmaşık şeklidir. Yazılı ifade, sözel dili kullanmayı, okuma yeteneğini, kelimeleri doğru olarak oluşturabilmeyi, yazım kurallarını bilmeyi ve yazıyı planlayabilmeyi gerektirir. Yazmada zorluk çeken bir çocuk, öncelikle, sözcükleri oluşturmakta, hangi sesi hangi harfle eşlemesi gerektiğine karar vermede zorlanacaktır. Bu nedenle, öğrenme zorluğu olan çocukların yazı yazması yaşıtlarından daha uzun zaman alır. Ayrıca, bu çocuklar, hangi sesin hangi harfe karşılık geldiğini bulmada ve sesleri/harfleri doğru olarak sıralamada da çok zorlanabilirler, bu nedenle, yanlış ve eksik yazma çok sık görülen hatalar arasında yer alır, örneğin "geliyorlarmış" sözcüğünü "geliyormus" şeklinde yazabilir. Öğrenme zorluğu olan çocuklar, yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine de dikkat etmezler, kelimeleri, nokta ve virgül ile ayırmadan peşpeşe yazabilirler, hecelerin arasına boşluk bırakabilirler. "Alidisarıyatop oy namaya cıkmısti", tipik bir örnek olabilir. Sonuç olarak, bu çocuklar uzun yazılı ifadelerde pek başarılı değillerdir, çok kısa yazılar yazmayı tercih ederler.
2. Gelişimsel Aritmetik Bozukluğu (Diskalkuli): Bu çocukların konuşmaları genelde akıcıdır ve görsel hafızaları da iyidir. Ancak bu çocuklar, zaman ve yön ile ilgili soyut kavramlarda zorlanabilirler; örneğin dün-bugün-yarın kavramları onlar açısından güçlük yaratan kavramlardır; sıralamada başarılı değillerdir, örneğin olayları anlatırken hangisinin önce hangisinin sonra geldiğini söyleyemezler, işlerini sıraya koyamazlar; zamanlamada da zorlanırlar, bir işin ne kadar zaman alacağını kestiremezler. Bu çocukların isim hafızaları zayıftır. Zihinden işlem yapmakta, para hesabında zorlanırlar. Aritmetik/matematik alanlarında zorlanan çocuklar, işlemlerin kurallarını unutabilirler, eldeleri unutabilirler, toplama diye başlayıp çıkarma ile devam edebilirler. Çarpım tablosunu akıllarında tutmak, matematik problemlerini çözmek için belli stratejiler geliştirmek de bu çocuklar için zordur.
3. Sözel Olmayan (Non-Verbal) Öğrenme Zorluğu: Bu, öğrenme zorluğu ile bağlantılı olarak tanımlanan daha yeni bir alandır. Bu çocukların özellikle motor beceri, görsel-mekansal organizasyon ve sosyal becerilerde zorluk yaşadıklarını belirtmek gerekir. Sporda, bedenini kullanmada zorlanma, mekan içinde yönünü bulamama, sağını-solunu öğrenememe, sayfayı iyi kullanamama, insanların beden dilini anlamada zorlanma bu zorluğu yaşayan çocukların tipik özellikleri arasında yer alır.
Disleksi Hangi Yaşlarda Anlaşılabilir ve Kesin Tanısı Nasıl Konur?
Okul döneminde "öğrenme zorluğu" tanısı alan çocukların okul öncesi dönemde bir takım belirgin özellikleri olduğu artık fark edilmiş olsa da, kesin tanıyı koymak için, çocuğun ilkokula başlamasını beklemek gerekir. Okul öncesi dönemde, dikkat çekebilecek bazı noktalar şunlardır:
* Çocuğun emeklemeyi geç öğrenmesi ve emeklerken vücudunu uyumlu bir şekilde hareket ettirememesi
* Çocuğun konuşmayı geç öğrenmesi, cümle kurmakta yaşıtlarından geç kalması, bazı sözcükleri doğru telaffuz etmede yaşıtlarına göre zorluk çekmesi
* Çocuğun kavram öğrenmekte zorlanması, örneğin renk, sayı,şekil, zaman kavramları
* Çocuğun uzun süre el tercihinin oluşmaması, kalemi tutmada zorlanması
* Çocuğun, yaşıtları dinleyebildiği halde bir öykü kitabını sonuna kadar dinleyememesi, dinlediklerini anlatamaması
* Çocuğun, hazırlık sınıfında yapılan çizgi çalışmalarından kaçınması
Öğrenme zorluğu tanısı koymak için, öncelikle çocuğun duyu organlarının normal olduğundan, çocuğun yoğun duygusal problemler yaşamadığından, çevreden yeterli uyaran aldığından ve zekasının normal olduğundan emin olmak gerekir. Çocuk, öğrenme için hiçbir engeli olmadığı halde, sınıfından beklenen düzeyde öğrenmekte zorlanıyorsa, öncelikle bir uzmana başvurmalıdır. Bu uzman, bir çocuk psikoloğu veya çocuk psikiyatristi olabilir; uzmanlar arsındaki işbirliği de tanının kesinliği açısından önemlidir. Aileyle yapılan kapsamlı bir öngörüşme, bu konuya yönelik testler, çocuğun okuma, yazma ve matematik alanlardaki düzeyi incelenmek yoluyla, çocuğun öğrenme zorluğu tanısı almak için belirtilen özelliklere sahip olup olmadığı anlaşılır.
Tedavi ya da Terapi ile Disleksinin Tamamen Ortadan Kalkması Mümkün müdür?
Öğrenme zorluğu yapısal bir zorluk olduğu için, diğer bir deyişle çocuk bu özellikle dünyaya geldiği için, bu zorluğun bütünüyle ortadan kalkması mümkün değildir. Bu zorlukla baş etmek için en etkili yöntem, çocuğun bir uzman tarafından zorlandığı alanların geliştirilmesi ve öğrenme için gerekli bütün alanların bir arada kullanılmasını sağlamak amacıyla bir özel eğitim programına alınmasıdır. Bu çerçevede yapılan çalışmalar sonucu, çocuğun öğrenme kalitesi ve hızı artar, bu da çocuğun motivasyonunu artırır. Çocuk, zaman içinde, kendi açısından en verimli öğrenme ve ders çalışma yolunu keşfetmeye başlar. Sonuç olarak, söz konusu olan, çocuğun sorunun geçmesi değil, çocuğun ve çevresindeki kişilerin bu sorunla baş etmeyi öğrenmeleridir.
Disleksi Sorunu Olan Bir Çocuğa Ailede ve Okulda Yaklaşım Ne Olmalıdır?
Öğrenme zorluğu tanısı almış bir çocuğun ailesinin ve öğretmenlerinin öncelikle, çocuğun davranışlarına ve tepkilerine bakış açılarını değiştirmeleri gerekir. Çocuğun, sanki istese yapacakmış gibi algılanması yerine, başarmak için kendini çok zorlaması gerektiği ve bunun çocuk açısından çok da keyif verici bir durum olmadığının bilinmesi önemlidir, bir başka deyişle çocuk "yapmıyor" değil, "yapamıyor"dur. Bunun dışında dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde sıralanabilir:
* Çocuğun ev ve okuldaki çalışma ortamı dikkatini en az dağıtacak şekilde ayarlanmalıdır. Çocuğa belirli bir çalışma mekanı sağlanmalı, günlük düzen ve öğrencilerden beklenenler, kısa ifadelerle ve sık aralıklarla öğrenciye iletilmelidir.
* Özellikle küçük sınıflarda, bir yetişkin çocuğun çalışmalarını yapıp yapmadığını denetlemeli, çocuğun kendi sorumluluğunu tümüyle üstlenmesi daha üst sınıflara bırakılmalıdır.
* Çocuğun daha rahat öğrenebilmesi için birden fazla algı kanalının kullanılması önemlidir. Sadece dinlemek değil, o konuyla ilgili bir film izlemek, bir yeri ziyaret etmek, bir deney yapmak, çocuğun daha rahat öğrenmesini sağlar. Bu süreç içersinde, çocuğa sıkça sorular sorulması, gelinen aşamayı, bir yetişkinin yardımıyla özetlemesi çok yararlı olacaktır. Bu bağlamda, çocuğun öğrenmesi gereken konuları, bir banda okumak ve çocuğun aynı konuyu bu bant eşliğinde okuması onun öğrenmesini kolaylaştıracaktır.
* Çocuğun, evde ödevleri için ayırdığı bir zaman dilimi mutlaka olmalıdır. Çocuk, çalışmaya başlamadan önce, o zamanı nasıl kullanacağı, hangi işe ne kadar zaman ayıracağı çocukla birlikte planlanmalı ve çocuğun bu plana ne kadar uyabildiği, yine kendisiyle birlikte değerlendirilmelidir.
* Çocuğa verilecek yönergeler kısa olmalı, çocuğun yönergenin verilen bölümünü kavradığından emin olduktan sonra diğer bölümleri verilmelidir.
* Çocukla, bir öykünün sonunu tamamlama, benzer özellikte sözcükler bulma, sözcük bulmacaları oynamak onun sözel becerilerini arttıracaktır.
* Bu çocuklar, okuma ve yazmada zorluk çektikleri için, bu konulara doğrudan yaklaşmak onlara çok da cazip gelmez. Sevdikleri konularla ilgili dergiler okumak, çizgi romanlar, bir yemek tarifine göre yemek yapmak, bu becerileri kullanmayı daha hoş hale getiren yöntemler olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder